AKP ve PKK arasında yürütülen görüşmelerin sonlandırılmış, “Açılım Süreci” çöpe atılmıştı. “Öz Savunma/ Asayiş” ve “KCK” adı altında kurulan “Paralel Devlet” bu gidişata dur demek için harekete geçmişti. Hendekler açılmış, “TC bu hendeklere gömülecek” diye de tehditler savrulmuştu…

Mehmetçik ve Emniyet mensupları başkalarının hatalarıyla açılan o hendekleri canları pahasına kapatmış, tüm meydan okumaları boşa çıkarmıştı. Sonuç onlarca ocağa düşen ateş, milyarlarca liralık hasar, kaybedilen yılar…

İşte o dönemlerde, PKK denen katil sürüsü, yenilgisini hazmedememiş, sivillere yönelik alçak saldırılara girişmişti. Ardı ardına bombalı saldırılar yapılmış, işlek alanlar can pazarına çevrilmişti. İşinden evine gitmekte olan emekçiler, okulundan çıkan öğrenciler, bir futbol maçının güvenliğini sağlamakla görevli emniyet görevlileri…

Ve ambulans şoförleri, doktorlar, eczacılar, öğretmenler bu gibi hain saldırılarda canlarını kaybettiler.

Bugün silahın ve çatışmanın ne menem bir dert olduğunu, insan hayatının en yüce değer olduğunu tekrar tekrar anlatan çevreler; o günlerde cılız tepkiler vermekte, sorumluları “Gizli özne” kıvamında kınayarak geçiştirmekteydiler.

Nedense insan hayatının kıymeti PKK’lı katillerin hayatı tehlikeye girdiği zaman akıllara geliyor.

Türk Tabipler Birliği bahsettiğim “Gizli özneli kınama” konusunda DOKTORa sahibi bir meslek örgütü. O günlere ait kısa bir haber özeti sıralayayım:

*           *         *           *
 

17 Nisan 2015 Yüksekova’da bir ambulansa molotoflu saldırı düzenlendi.

27 Temmuz 2015 Nusaybin Devlet hastanesi’ne ait ambulanslar tarandı.

27 Temmuz 2015 Cizre Devlet hastanesi uzun namlulu silahlarla tarandı.

3 Ağustos’ta, Bitlis’teki Tatvan Asker Hastanesi’ne silahlı saldırı düzenlendi.


10 Ağustos’ta bir ambulans uzun namlulu silahlarla tarandı, şoför şehit oldu.

18 Ağustos’ta, Van’da 7 yaşındaki hasta çocuğu hastaneye ulaştırmaya çalışan ambulansa taş ve molotofkokteylli saldırı yapıldı.


27 Ağustos’ta, Cizre Devlet Hastanesi’nde görevli hemşire Eyüp Ergin, nöbetten çıkıp evine giderken başından vurularak öldürüldü.

31 Ağustos 2015’te Eczacı Yunus Koca silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

31 Ağustos 2015 Abdullah Biroğul Diyarbakır’da öldürüldü.

8 Eylül 2015 Dargeçit’te seyir halindeki ambulansa molotof atıldı.

9 Eylül 2015’te Cizre’de seyi halindeki ambulans tarandı.

25 Eylül 2015 Beytüşşebap’ta meydana gelen terör salsırısında 3 sivil yaşamını yitirdi, yaralıları almak üzere olay yerine intikal eden ambulans tarandı.

22 Ekim 2015 Şemdinli’de bomba yüklü araç hastane önünde patlatıldı. Yeni doğum ve diyaliz ünitesi kullanılmaz hale geldi.

1 Aralık 2015’te Şemdi,nli’den Van’a sevk edilen bir hastayı taşıyan ambulans tarandı.

29 Ocak 2016 Batman’da park halindeki ambulans yakıldı.

12 Şubat 2016 İdil’de akaryakıt almak için istasyona giren ambulans tarandı.

*     *     *       *

Üşenmeyip o haberler sonrası “TTB ne demiş?” diye baktım. Açıklamalarının özeti “PKK hariç herkes suçlu.” Devletin, emniyetin, TSK’nın herhangi bir konuda ihmali, eksiği, suçu olduğunda o temkinli yaklaşıma, sebep-sonuç ilişkisine asla rastlayamıyorsunuz.

Fakat söz konusu PKK olduğunda sosyo psikolojik tespitler, katliamcının çocukluğuna inmeler, şiddet sarmalının asıl suçluları havada uçuyor. Bu denli yanlı, bu denli ideolojik, bu denli halk düşmanı bir bakış açısı gerçekten olamaz.

Şimdi “İfade özgürlüğü” adı altıda “Adamlar sağlıkçı olaya o boyutuyla bakıyorlar” naifliğiyle bakmak da iyi niyetliliğin ötesinde bir yaklaşım olur. TTB kendisini kürtçü fikriyata tamamiyle teslim etmiş, Türk doktorlarının sesi olmak gibi bir derdi olmayan ideolojik bir örgüttür. O açıdan salt hükümet muahlifliği bu tarz örgütlere destek olunması için gerekçe olamaz.

Unutulmamalı ki TSK, gelecekte daha büyük bedeller ödenmemesi için bugün bedel ödeye ödeye Afrin’e ilerlemeketedir. Daha dün 17 yaşındaki bir genç kızımız o katiller tarafından şehit edildi. TSK bataklığı kurutacaktır. Kurmay akla ve sahadaki aslanlarımıza güvencimiz tamdır.

Tanrı Türk Ordusu’nun yanında olsun. Bizler cephe gerisinde onlara destek olmaya, onların arkasındaki desteği zayıflatmaya çalışan odaklara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz…

Mahir ŞANLI