Seçim için son düzlüğe girdiğimiz bu dönemde CHP, İl Kongrelerini yaparak seçimde halkın karşısına çıkacağı kadrolarını oluşturuyor. İstanbul İl Kongresi’ne, adaylara ve kazanana bakınca CHP’nin yeni omurgasını anlamak adına ciddi işaretler görüyoruz.

 

Bir kaç gündür yeni il başkanı Canan Hanım’ın paylaşımları sosyal medyada hayli gündem oldu. Ben de dahil bir çok kişi Canan Hanım’ın geçmiş dönemde yaptığı paylaşımları insanlara sunarak “CHP içinde cumhuriyetle kavgalı bir düşüncenin” nasıl etkili koltuklar için aday olabildiği sorusunu sorduk. Ve CHP İstanbul il delegeleri bize cevabını verdi. “Bu parti Mustafa Kemal’in askerlerinin değildir!” mesajı, hem sonuçla hem de kongre sonrası atılan sloganlarla tescillenmiş oldu.

Umuyorum ki siyasi etik gereği bu tavrın altı meydanlarda da çizilir. Madem “değişim”, Mustafa Kemal’i inkar, Cumhuriyet politikalarını ret çizgisine dönüş var, halk da bunu bilmeli. Yoksa yapılan iş takiyyeden başka bir şey olmaz.

Cana Hanım’ın paylaşımlarından bir kaç alıntı yapmazsak söylediklerimiz havada kalacaktır. O yüzden önce söylediklerini hatırlatmak, bilmeyenlere de göstermek doğru olacaktır.

AKP’nin kürtçülerle kol kola yürüdüğü zamanlarda:

2013, 24 Nisan sabahı. Tehciri anmak da değil oradan bile 23 Nisan üzerinden Cumhuriyet’e taş atmak:

Berkin’in ardından:

6-7 Ekim olayları hakkındaki yorumu:

Hanımefendiyi ve onun temsil ettiği “Yeni, Özgürlükçü Sol” anlayışı hakkında kısa da olsa fikir edinmişsinizdir. Bakın “cımbızla seçilmiş cümleler değil.” Açıp sosyal medya hesabına bir göz gezdirriseniz benim 5 dakika içinde ulaştığım bu tarz onlarca tvitine denk gelebilirsiniz. Zaten bu söylediklerinin arkasında ki yazdıkları hala hesabında duruyor.

Şimdi gelelim en başta belirttiğim hususa. Bu yüzlerle, bu anlayışla, CHP halkın karşısına çıkabilir mi? CHP yıllardır salt AKP’ye karşı seöeneksiz kalan Atatürkçülerin oyuyla kendisine mecliste yer bulmaktadır. CHP yönetimi de bu durumun farkında olduklarından kendilerini geliştirmek, alternatif politika üretmek gibi bir kaygı taşımıyorlar. “Nasıl olsa %25 cepte” anlayışına sahipler. Acaba öyle mi?

Bence değil! Ve ilk seçim bunun böyle olmadığını yüzlerine tokat gibi vuracak. İzmir bu konuda en güzel örneği yakın tarihte vermiş.  3 seçim üzerinden yaşanan alt üst oluşu dikkatinize sunmak istinize sunayım:



İzmir gibi CHP’nin kalesi bir il, bakın 3 seçimde nereden nereye gelmiş. Bu keskin çöküşte acaba HADEP ile girilen ittifakın etkisi nedir? SHP %35’den önce %24’e düşmüş, sonra SHP-CHP birleşmesine rağmen %13’te kalmıştı. Şimdilerde %40’lardan aşağı düşmemesini, İzmir’in partiye olan sevgisinden ziyade, Atatürk’e olan bağlılığının etkisini görmemek gaflet olur.

Geçmişte böyle çarpıcı bir örnek önlerinde duruyorken; üstüne bugün partinin etkili yerlerinde yer alan Tanrıkulu gibi kürtçülerin de hiçbir getirisi olmadığı ortadayken, partiyi kürtçü çizgiye çekmek en haifif tabirle siyaset bilmemektir.

Bunu buraya not ediyorum ki; CHPbu kafayla gireceği ilk seçimde, hiç beklemediği çok ağır bir yenilgiyle yüzleşecektir.

Atatürk’süz bir CHP yok olmaya mahkumdur…